Toprak ve Arıtma Çamuru Ölçümleri
Ne yazık ki tarımsal toprak alanları verimliliğini kaybediyor. Doğal kaynaklar, su, toprak ve biyolojik zenginlikler, bir yandan tarım sektörünü besliyor ama diğer yandan tarımsal faaliyetlerin verimliliğini, kalitesini ve çeşit zenginliğini önemli ölçüde etkiliyor. Yapılan araştırma sonuçlarına göre, bugüne kadar uygulanan tarımsal faaliyetlerin meydana getirdiği değişimler, doğal kaynakları büyük ölçüde olumsuz etkilemiştir. Arazi yapısına uygun tarım tekniklerinin kullanılmaması yüzünden toprak sistemi verimliliğini kaybetmektedir. Toprak gittikçe erozyona duyarlı hale gelmiş ve çoraklaşmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra, bilinçsiz ve denetimsiz tarım ilacı ve gübre kullanımı ve aşırı su tüketimi toprak ve su sistemine ve biyolojik çeşitliliğe zarar vermiştir.
Modern tarım sistemlerinin en önemli girdisi kimyasal gübrelerdir. Dünyada da gübre tüketimi gittikçe artmaktadır. Ancak tarımda kullanılan gübrenin sadece yarısı bitkilere yararlı olmakta, yarısı sulama, yüzey akışı ve buharlaşma yolu ile topraktan uzaklaşmakta ve diğer alıcı ortamlara ulaşmaktadır. Gübrenin bilinçsiz ve denetimsiz kullanımı, hem çevre kirliliği yaratmakta hem de insan sağlığını tehdit etmektedir. Topraklar, ağır metaller tarafından kirletilmektedir.
Bunun dışında, zararlılarla mücadele ilaçlarının (yani pestisitlerin) neredeyse tamamına yakını tarımda kullanılmaktadır. Ancak bu kimyasalların oldukça büyük bir kısmı hedefine ulaşmamaktadır. Çünkü ekili alanlara zarar veren zararlı organizmalar da direnç kazanmaktadır. Ayrıca çok sayıda canlı türü bu kimyasallar yüzündne yok olmaktadır. Avrupa’da son yıllarda bu yüzden birçok kuş türü yüzde 90’lara varan oranda yok olmuştur.
Yasaklamalara rağmen üreticilerin çoğu tarımsal ilaç kullanımına devam etmektedir. Bunun yanında, bazı kimyasal buharlarının atmosferde ozon tabakasına zarar verdiği de bilinmektedir. Aynı zamanda bu maddeler derin toprak katmanlarına inmekte ve yeraltı sularına da karışmaktadır.
Tarım toprakları, bütün ülkeler için yaşamsal ve korunması gerekli doğal kaynaklardır. Uygun koşullarda tarım yapılabilecek toprakların oluşması için binlerce yıl gerekiyor. Bu nedenle bu kaynağın kullanılmasında çok fazla titiz olmak gerekmektedir.
2010 yılında, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Evsel ve Kentsel Arıtma Çamurlarının Toprakta Kullanılmasına Dair Yönetmelik çıkarılmıştır. Bu yönetmeliğin amacı, arıtma çamurlarının toprakta kullanılması sırasında alınması gerekli önlemlerin esaslarını düzenlemektir. Söz konusu yönetmelik, evsel atıksuların arıtılması sonucu ortaya çıkan arıtma çamurlarının, bitkilere, hayvanlara, insanlara ve toprağa zarar vermeden, toprakta kontrollü kullanımına yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşlarından akredite olan labortavurlar, toprak kirliliğinin önlenmesi, kirlenmenin olduğu alanların veya kirlenme ihtimali bulunan alanların tespit edilmesi ve kirlenmeye neden olan sektörlerin belirlenmesi, kayıt altına alınması, kirlenmiş alanların temizlenmesi ve takip edilmesine yönelik olarak 2010 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından çıkarılan, Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik esasları çerçevesinde, örnek alma ve ölçüm ve analizler yapma faaliyetlerini gerçekleştirmektedir.
Bu yönetmelik gereğince kirlenmiş toprak, bugün veya gelecekte toprak kullanımı dikkate alındığında, insan ve çevre sağlığı bakımından ciddi risk oluşturan, içinde tehlikeli kirletici maddelerin bulunduğu anlaşılan ve temizlenmesi gerektiğine karar verilen alanları ifade etmektedir.
Laboratuvarlar bu çalışmalar kapsamında şu sayılan hizmetleri vermektedir:
- Numune alma
- Organik madde tayini
- Kuru madde tayini
- Eluat hazırlama - Özütleme metodu
- Ağır metal analizleri
- pH ölçümü
- Klorür analizi
- Florür analizi
- Azot tayini
- Sülfat analizi
- Fosfor (P) analizi
- Btex (benzen, toluen, etilbenzen, ksilen) analizi
- Toplam siyanür tayini
- Toplam çözünmüş madde tayini
- Yağ ve gres tayini
- Polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) tayini
- LOI - Yanma kaybı tayini
Akredite olmuş laboratuvarlar bu çalışmalarda, TS EN ISO/IEC 17025 standardına uygun hareket etmektedir.